Bölüm-12- (Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak )
Gözlerimi açınca Timur’un endişeli bakışlarıyla karşılaştım. Kendime geldiğimi görünce, oturduğu yataktan kalkıp hemen yanıma geldi.
- Nina, canım? İyi misin? Bir yerin acıyor mu? Nasıl hissediyorsun?”
- İyiyim Timur,” diyebildim.
Bütün gücümü kaybetmiştim. Sanki teyzem tüm gücümü emmişti, yok etmişti. Sol elimi kaldırmayı düşündüm. Ama kolumu hissetmiyordum. Sanki kolum benim kolum değildi.
- Timur?!” dedim korkuyla, ” kolumu hissetmiyorum! Hatta vücudumu da …” Timur sakin, ” bana da oldu. Teyzem tüm gücünü aldığı için vücudun uyuşmuş. Hissetmiyorsun ve hareket de edemiyorsun. Bir yarım saatte kendine gelirsin” dedi.
Oh çok şükür! Bir an böyle kalacağım sandım!
- Timur?”
- Söyle canım”
- Teyzem nasıl bunları yaptı? Ben hayal mi gördüm? Seni ve beni bir el hareketiyle havaya kaldırdı, ordan oraya fırlattı”- Hayal görmedin çünkü aynı şeyi ben de gördüm. Teyzeme güvenemeyeceğimizi söylemiştim sana. Ama böyle güçleri olduğunu bilmiyordum. ”
- İyide, bütün bunlar nasıl olur? Teyzem nasıl yapabildi bunları?”
- Onda değişik, insanlarda bulunmayan özel bir güç var”
- Nasıl? Anlamadım, nasıl bir güç?”
- Zeynep abla anlattı. Diğer insanlardan, senden benden ayıran özel bir güç varmış. Aynı zamanda teyzem de özel bir insanmış. Ama şimdi sen biraz dinlen, sonra uzun uzun anlatırım”
- Ya Timur, anlat çok merak ettim” dedim ama abim battaniyeyi üzerime sıkıca örttü. Yanaklarımdan öptü ve kendi yatağına oturdu. Sırtını duvara dayadı ve parmaklıklarla örülü pencereye dikti gözlerini.Teyzem de bizi bodrum katına kapatmıştı. Ama tek farkı bodrum loş bir yerdi. Yataklarımız vardı, bir masa ve küçük tuvalet odası. En azından yerde yatmıyorduk.
- Burda yaşayabiliriz . Dayımın bodrum katı daha kötüydü ” dedi Timur, dalgın pencereye bakarken.
- Neden buraya kapattı teyzem bizi?”-Kaçmayalım diye”- Timur, anlat artık. Ben iyiyim. Lütfen, çok merak ettim!” Timur da anlatacaklarına karşılık vereceğim tepkiyimi merak ediyordu. Dayanamadı, yatağından kalktı ve benim yatağıma oturdu.
-Anlatacaklarım sana fazla fantastik gelebilir ama seni inandırmaya çalışmayacağım. Çünkü daha kendim inanmıyorum, seni inandıramayacağım.Zeynep ablanın anlattığına göre teyzemin dünyayı bile yok edecek, sıradışı gücü varmış. Bu gücü elinde tutan da dünyada kimse kalmamış.Anlattığına göre Tanrı bin yıl önce dünyanın bir köşesinde yaşayan altı rahibe bu gücü paylaştırmış. Bir tanesine verilen güç bile dünyayı yok edecek derece güçlüymüş. Ancak verdiği bu güçler istenildiği gibi kullanılamıyormuş. Onlar günü geldiğinde dünyayı kurtarmak amacıyla kullanılacakmış. Senin anlayacağın süs olsun diye verilmiş rahiplere.Yıllar geçtikçe rahipler kendilerinden sonraki rahiplere güçlerini vererek dünyaya elveda diyorlarmış…”
- Elveda derken?”
- Of Nina! Ölüp gidiyorlarmış işte.Anneden veya babadan güçler çocuklara geçmiyormuş. Sadece o kişi kendi gücünü söylediği özel ve anlamlı sözlerle verebiliyormuş…”
- Ben hala o güç teyzeme nasıl ulaşmış anlamadım. O da mı rahip olmuş?”
-Hayır. Şöyle olmuş:Rahipler arasında güce sahip olmayan bir tanesi o gücü almak istemiş. Kendi başına başa çıkamayacağından tanıdığı güçlü kişiye başvurmuş. Tabi o kişi de inanmamış ama kötü rahip ıspatlamış herşeyi.Özel rahipler birbirlerini her gittikleri yerde koruyamayacaklarından bedenlerindeki güçleri çıkarıp, bir araya getirip özel bir odada sırayla korumaya karar vermişler. Yaşadıkları tapınakta yirmi üç rahip varmış, onlardan altısı da özel. Hepsi güçlerden haberdar bütün dünya dışında.Her gün bir rahip sabahtan akşama kadar odada, gücün yanında oturup nöber tutarmış. Dualar edermiş. O gecelerden birinde kötü rahibin önderliğinde bir grup tapınağa saldırmış. İçerde yaşayan yirmi iki rahibi öldürmüşler. Gizli odayı bulmaya çalışırken, o gün koruma sırası kendisinde olan genç rahip, gücü kullanmayı bilmediğinden aklına gücü serbest bırakmaktan başka birşey gelmemiş.Koruma kalkanını kaldırıp gücü serbest bırakmış, belki işe yarar umuduyla ” dünyanın herhangi bir yerinde yaşayn insanlardan bir kaçında saklan! Kendini ele verme. Seni mutlaka bulacağız!” demiş. Güç odada döndükten sonra pencereden dışarı çıkıp gitmiş. Birkaç dakika sonra adamlar içeri girmişler. Genç rahibe gücün nerde olduğunu sormuşlar. Genç rahip yaptıklarını anlatmış. Grubun güçlü lideri öfkeden deliye dönmüş ve rahibi göğsünden bıçaklayarak öldürmüş”
- Yalan söyleseydi, canından kıymetli mi?”
- Anlattıklarım masal gibi geldi sanırım” dedi abim sinirlenerek.
- Biraz öyle oldu Timur. Bunlara inanmamı bekleme. O güç dolaşırken teyzeme uğramış sonra değil mi? Teyzem de şu anda dünyanın hakimi ama kimse bilmiyor. Büyük macera”
-Nina! Bunlar gerçek!”
- Teyzemin yaptıkları garipti ama biz abarttık. Anlattıkların gibi birşey ise dünyada olamaz. Ben küçükken inanırdım bu masallara. Şimdi bana fantastik bir öyküden başka birşey gibi gelmiyor.” Abim sinirlendi.
- Bu güç annemde de vardı, babamda da.”- Bize neden hiç söylenmedi. Annem babam bizden birşey saklamazdı. Bize yalan söylemezdi.”
- Onlar bunu açıklasaydı bizim başımız belaya girerdi. O gücü elde etmek isteyen büyük bir şirket teyzemin peşinde”
- Nerden biliyorsun?”
- Zeynep abla söyledi. Şimdiki zamanda oluşmuş bir şirketmiş. Bu gücü kendi amaçları için kullanacakmış. Teyzemin peşindeymiş. Bir kere teyzemi yakalamışlar. Son anda kurtulmuş. Sürekli her attığımız adımda neden bizden haberdar şimdi anlıyorum. Biz de tehlikedeyiz çünkü”
- Bizimle ne alakası var? Bizim güçlerimiz yokki!”
- Teyzeme karşı yem olarak kullanılmak isteniyoruz. Bizi kaçıracaklar teyzemi ayaklarına getirecekler”
- Of Timur! Nerden uyduruyorsun. Düştüğünde kafanı çok fena çarpmışsın galiba”
- Hayır! Bak, rahiplere o güç verildiğinde sonsuza kadar onlarda kalacak ve şahsi işleri için kullanılmak üzere verilmedi. Geçici bir süreliğine, hem sınamak hem de dünyanın geleceği için verilmiş. Teyzeme, anneme ve babama o güç geldiği gün bunların bilmeleri sağlamış . Herşeyi rüyalarında göstermiş. Annemle babam kendilerine verilmiş bir görevin olduğunu kabul etmişler ama teyzem kendi duygularına, isteklerine ve hayallerine karşı çıkamamış. Bin yıl sonra on beş yaşlarındaki üç çocuğa gelen güç daha sonra üç çocuğa daha gitmiş. Ama başka bir ülkeye. Hangi ülke bilinmiyor. ”
- Annemler on beş yaşındamıymış o zamanlar?”
- Otuz yıl önce, evet. Güç dünyaya bin yıl önce gelmiş. Bin yıl da korunmuş ama şimdiki zamanla geriye gidersek otuz yıl önce bu güç dağılmış dünyanın bilinmeyen taraflarına.”O sırada kapı açıldı. Gelen Zeynep ablaydı. Bizi görür görmez yemekleri masanın üzerine bırakıp bize sarıldı.
- Vah gariplerim benim! İyi misiniz? Çok korktunuz mu?” diye ağlamaya başladı.
- Neden bize hiç anlatmadın?” dedi abim. Zeynep abla gözlerini silerek, ” anlatsaydım da teyzeniz öldürseydi beni. Kaç yıldır burda köle gibi çalışıyorum biliyor musunuz? Onun sırrını tesadüfen öğrendim. Ve o günden beri de burda tutsak gibi yaşıyorum” dedi.Şimdi anladım!Okula gittiğimiz gün Zeynep abla nasıl dayanıyor teyzeme diye düşünmüştüm. Demek bu yüzdenmiş.- Şimdi şu yemekleri yiyin ve iyice dinlenin. Yarın okulunuz var ” tam arkasına dönüp gidicektiki ” kursu da unutmayın sakın” diye ekledi.
- Ne kursuymuş bu?” Zeynep abla kızarak Timur’a baktı ‘’senin kıyameti kopardığın o kurs işte. Ona gitmek zorundasınız”
- Gitmicez valla. Ne isterse yapsın. Dövecek mi? Dövsün. Elimden geldiğince karşılık vereceğim” Zeynep abla gözleriyle beni işaret etti:- Nina’ya ne olacak düşündün mü a akılsız kardeşim!”
-Onu da korurum!”
- Kusura bakma Timur ama zor korursun. Teyzeniz dünyayı yok edecek güçte ona karşı koyamazsın. Sen en iyisi Nina’yı ölü görmek istemiyorsan söylediklerimi yap”Ne?Teyzem beni öldürür mü?Timur bana baktı, ”pekala, istediği gibi olsun!” dedi.Zeynep abla dışarı çıktığında artık inanmaya başlamıştım. Teyzemde sıradışı güçler vardı. Bütün dünyayı yok edebilecek güç! Abimi öldürebilirdi, beni öldürebilirdi.Onun her söylediğini yapmaktan başka çaremiz yoktu.
- Ben dayımlarda yaşamak istiyorum ” dedim. Abim gülümsedi, ” en azından bizi öldürme niyetinde değildi. Dövülmeye, itilip kakılmaya alışmıştık. Karşılık verdiğimizde bazen onu yeniyorduk. Ama artık öyle bile şansımız bile yok!”
- Yağmurdan kaçarken doluya tutulduk desene”
-Aynen öyle! Hadi gel yemek ye biraz. Soluk görünüyorsun”Abimle soğuk bir bodrum katındaydık.Dışardan gelen agresif gökgürültüsü ve gürültüyü bastırmaya çalışna yağmurun tatlı sesi geliyordu.
Loş odada küçük bir masada sessizce, düşünceli iki kardeş vardı.
Biri kurtulma umudunu yitirmiş, diğeri ise sonsuz inanç ve güçle doluydu.Yukrdaki odaların birinde ise gün geçtikçe büyüyen nefretiyle, sonunda patlayacak hale gelen bir teyze vardı. Acımasız, vahşi, soğuk ve bencil.Maskesini çıkarmıştı artık. Gerçek yüzü maskesinden çok çirkindi. Gerçek yüzü maskesinden daha acı vericiydi. Hayatta daha kaç kişi maskesini çıkaracak ve kalbimiz ağrıyacak, göreceğiz. Hayatta daha kaç kişi bizi hayalkırıklığına uğratacak, bizi darmadağın edecek yaşayarak öğreneceğiz!
0 yorum:
Yorum Gönder